İtalya’nın Kabadayısı; Napoli
Temiz, bakımlı, zengin, kibar, elit İtalyan şehirlerine tüm serseriliği, aylaklığı, pisliği ve maçoluğu ile kafa tutan tam bir baş belası Napoli.. Dik kafalılığı, kendini beğenmişliği o kadar ileri noktada ki Napoli’de yaşayan birine nereli olduğunu sorduğunuzda alacağınız cevap asla “İtalyan’ım” olmayacaktır. Napolililer kendilerini, İtalyanlar da Napolileri İtalyan olarak görmezlermiş. Bu ayrım öyle ileri bir noktaya ulaşmış ki, bölgede konuşulan dil bile alışılmış İtalyancadan epey farklı bir hale gelmiş.
Şehir, İtalya’nın en eski liman kentlerinden biri ve limanın etkinliği halen devam ediyor. Binlerce yolcu alan Cruz gemileri 3’er 5’er uğruyor Napoli’ye. Şehir bu kadar çok sayıda turist almasına rağmen son derece fakir. Fakirlik, kendisini işsizlik ve bakımsızlık olarak gösteriyor Napoli sokaklarında. Binalar da tıpkı insanlar gibi, her birinin ayrı kaderi var Napoli’de.. Her birinin mimarisi farklı olsa da kimi şanslı ve bakımlı, kimisi şansız ve yıkık dökük..
Her şehrin kendisini meşhur eden bir özelliği varken Napoli’nin de mafyası meşhur. Ara sokaklar neredeyse tamamen mafyanın kontrolünde. Mafya devlete karışmadıkça devlet de mafyaya pek ses etmiyor. Gündüz görünmeyen karanlık adamlar, havanın kararması ile beraber sokaklara iniyor. Belli sokaklar nispeten daha tehlikesiz olsa da şehrin bazı bölgeleri özellikle geceleri pek tekin değil ve hava karardıktan sonra tren istasyonu çevresinden uzak durmanızı pek çok kişi öğütlüyor. Şehirde gezerken sırt çantanızı sırtınızda değil, önünüzde taşımanız faydalı olacaktır. Ayrıca bayanların ara sokaklara yalnız girmeleri de pek tavsiye edilmiyor. İstanbul’da Tarlabaşı ne ise İtalya’da da Napoli o. Abartılacak bir tehlikesi yok lâkin dikkatli ve tedbirli olmak gerekiyor. Napoli’nin ara sokaklarında gezerken başınıza gelebilecek en hafif olay, hırsızlık. Son dönemlerde hırsızlık ve yankesiciliğin dışında gasp ve şiddet de artan suç olaylarından ve yerel halk da bu durumdan son derece rahatsız.
İtalya’nın bir çok şehrinin aksine Napoli’de görülebilecek çok fazla yer bulunmuyor Deniz kıyısındaki Castel Dell’ovo Kalesi, Castel Nuovo, Roma – Vatikan’da bulunan San Pietro meydanı örnek alınarak yapılan Piazza Dell Plebiscito ve yürüyüş parkuru olarak da değerlendirilebilecek olan deniz kıyısındaki Via Parenope şehrin görülmesi gereken yerleri. Napoli öncesinde Pompei’yi ziyaret etti iseniz Pompei’de yapılan kazılarda ortaya çıkarılmış ve Pompei’nin geçmişini gözler önüne seren kalıntıları Napoli Arkeoloji müzesinin “The Secret Kabinet” adlı bölümünde inceleyebilirsiniz. Ayrıca bir tatil cenneti olan Capri adasına da Napoli’den ulaşım mevcut. Ancak Capri adasının son derece pahalı olduğunu bilerek hareket etmenizde fayda var..
Napoli’yi dünya çapında bilinir hale getiren şey ise ne gezilecek yerleri ne de sokaklarındaki mafya tehlikesi. Napoli’nin Napoli olmasının başlıca 2 sebebi;
1- Diego Maradona
2- Pizza
1984 yılında Barcelona’dan Napoli’ye transfer olan Diego Maradona şehrin futbol takımının tarihini değiştirmiş. 86 Dünya kupasına neredeyse tek başına hükmeden Maradona Napoli’nin de kaderini ve itibarını oldukça etkilemiş. Tarihinde 2 adet İtalya kupasından başka herhangi bir başarısı olmayan Napoli, Maradona’nın gelmesi ile beraber 1987’de ilk kez İtalya liginin şampiyonu olmuş. Bir sonraki sene ise UEFA kupası Napoli müzesine gelirken gol krallığında 15 gol ile Diego Maradona bulunuyormuş. 89 – 90 senelerinde de İtalya Şampiyonluğu kupasını müzesine yerleştiren Napoli taraftarı Maradona’ya doğaüstü bir varlık olarak bakıyor. Ancak yıllar geçtikçe Maradona antrenmanları kaçırmaya, Camorra adlı mafya örgütü ile içli dışlı olmaya, seks skandallarına adını yazdırmaya, kokain ve alkol kullanmaya başlayınca kariyeri de yükseldiği hızla son bulmuş. Her ne kadar kötü bir son olsa da Napoli yerel halkı için Maradona halen bir efsane, herkes halen Maradona’yı delicesine seviyor. Futbol şehirde o kadar ön planda ki mevzu bahis işsizlik, sağlık sorunları, sokakları kaplayan çöp ya da mafya olduğunda kılını kıpırdatmayan Napoli halkı, stadyumun yenilenmesi ve büyütülmesi söz konusu olduğunda tek yürek olup ceplerindeki son parayı sorgusuz sualsiz verebilecek durumda..
Pizza’nın ortaya çıkması ise 1889 senesine dayanıyor. İtalyan Kraliçesi Margherita di Savoia fakir halk için doyurucu ve bol proteinli bir yiyecek arayışına gitmiş. Napoli’li usta Raffaele Esposito İtalyan bayrağının 3 rengini simgeleyen fesleğen, mozzarella ve domatesten oluşan pizzasını kraliçeye sunmuş ve kraliçenin de bu yiyeceği çok beğenmesi üzerine sunulan pizza, Margherita ismi ile dünyanın 4 bir yanına dağılmış. Elbette en iyi Margherita’yı da Napoli’de yeme imkanına sahipsiniz. Pizzeria Da Michele karnınız acıktı ise mutlaka uğramanız gereken bir restaurant. 4-5 Euro’ya devasa boyuttaki ve enfes lezzetteki pizzalarla gününüzü renklendirebilirsiniz. Ayrıca Margherita’nın sarımsak, kekik ve zeytinyağı eklenmiş hali olan Marinara’yı da burada tadabilirsiniz.
Sokak satıcıları ticaretten çok dolandırıcılık konusunda uzmanlaşmış. Size bir şey satmak istediklerinde orijinal cihazı gösterip almaya ikna olduğunuzda içi boş orijinal kasayı veriyorlar. Dolandırıldığınızı fark ettiğinizde ise ortada ne satıcı bulabiliyorsunuz ne de derdinizi anlatabileceğiniz birisini. Dilenciler de aynı şekilde Napoli sokaklarında son derece etkin. Sizden birşeyler koparana kadar sözlü ya da fiziksel tacizi sürdürebiliyorlar.
Şehrin en işlek caddesi üzerinde Galleria Umberto I adlı alışveriş merkezi yer alıyor. Mekan, alışveriş merkezi olduğuna bakılmadan bir sanat eseri olarak incelenebilir zira tam anlamıyla bir sanat eseri. 1887’de Emanuele Rocco tarafından Milano’daki Vittoria Emanuele II galerisi referans alınarak dizayn edilmiş. 3 kata sahip galerinin ilk katı mağazalar, 2. katı kamu alanı ve 3. katı da İtalya Kralının özel alanı olarak tasarlanmış. 1000 M2’den büyük bir alana sahip olan bu devasa alışveriş merkezinin yüksekliği ise 15 metre. Tuğla – metal kafeslerle camdan oluşan dizayn mozaik süslemeleri de dikkat çekiyor. Merkez kubbe altında, zeminde yer alan burç mozaikleri ile binanın 4 köşesinde bulunan ve mevsimleri temsil eden tavan mozaikleri / kabartmaları görülmeye değer. Milano’daki ikizinin aksine lüks ve şatafattan uzak, tabir-i caiz ise köhne dükkanlarca kullanılan bu alışveriş merkezi Umberto Galerisi. Kısaca, Napoli ne ise burası da tam olarak o..
Şehir içerisinde trafik tam anlamıyla “kafasına göre”.. İnsanların herhangi bir kurala uyduğu pek söylenemez. Keza bu kuralsızlık şehirde sağlam araba bulamamayı da beraberinde getiriyor. Görebileceğiniz araçların neredeyse tamamında ya çizik ya da bir kaç vuruk bulunuyor. Napoli’de araba alan yerel halkın kimse çizmeden kendi aracını kendisinin çizdiği ve böylece daha az üzüleceği söyleniyor.
Görülecek çok şeyin olduğu ve aynı zamanda hiçbir şeyin olmadığı Napoli, Vezüv’ün eteklerine serilmiş pis, güzel, dağınık, heyecanlı, tutkulu, sağı solu belli olmaz bir fahişe gibi adeta.. Yolunuz düşerse mutlaka gezin..
Ve Napolilerin de dediği gibi;
Vidi Napoli e dopo Muori! Napoli’yi görmeden ölme!