Uzak Diyarların Krallığı, Pekin

 

Doğup büyüdüğümüz topraklardan uzaklara, uzak kültürlere yelken açmak eğlenceli ve gizemli olsa da insanın üzerinde bir nebze olsun tedirginlik yarattığı gerçeği yadsınamaz. Çin de tam anlamıyla bu tedirginliği tabir-i caiz ise iliklerinize kadar yaşatacak bir ülke. Demir  ve soğuk kapıların yanında yükselen duvarlar arkasındaki bilinmezlik, bambaşka bir alfabe ve her şeyden önemlisi hiç alışmadığınız yemekler. Avrupa’da herhangi bir şehre gittiğinizde toplu taşıma araçları ile rahatlıkla bir yerden başka bir yere gidebilecekken Çin’de “Exit” kelimesinin bile anlaşılamayacak olması. Acıktığınızda ne yiyeceğinizi bilememek, herhangi bir şeye elinizi uzattığınızda onun ne olduğu hakkında satıcı ile iletişim kuramamak.. Bu ve benzeri soruların yanında bolca tedirginlik ile kurulduk uçağımızdaki koltuğa..

Öncelikle Çin’e ulaşım hakkında biraz bilgi vermek sanırım doğru olacaktır. Bir çok Uzakdoğu ülkesinin aksine vizesiz girişi kabul etmiyor Çin Devleti. Dolayısıyla vize şart. Eğer Çin’e gittiğinizde bir kaç şehir gezecekseniz ve Hong Kong bunlardan biri ise çok dikkatli olmalısınız. Vizeler genellikle tek giriş olarak verildiğinden Çin’in herhangi bir şehrine ayak bastıktan sonra Hong Kong’a gitti iseniz, Çin’in diğer şehirlerine geri dönemezsiniz. Bunun sebebi Hong Kong’un Çin içerisinde ayrı bir özerkliğe sahip olması. Dolayısıyla Hong Kong’a gidip geri gelmek Çin’den çıkıp Çin’e geri dönmek anlamına geliyor ve çift girişli vizeye ihtiyacınız var. Bu sebeple tatilinizi doğru planlamalı ve vizeyi de bu plana göre talep etmelisiniz. Ayrıca 2016 yılının ilk aylarında Çin Devleti’nin getirmiş olduğu yeni vize kurallarına göre Çin’e turist olarak elinizi kolunuzu sallayarak gidemiyorsunuz. Vize almak için size Ticari Vize veya Grup Vizesi seçenekleri sunuluyor. Ticari vizede şirketler üzerinden yapılması gereken bir çok operasyon mevcut. Grup vizesini ise acentalar sizin yerinize ayarlayabiliyor lâkin aynı yere, aynı uçakla gidip aynı uçakla dönen minimum 5 kişi olmalısınız. Bu şartları sağlayabilirseniz Çin Vizesini 10 gün içerisinde cebinize koyabilirsiniz. İstanbul’dan Çin’e direkt uçuşlar olduğu gibi aktarmalı uçuşlar da mevcut. Gideceğiniz şehre göre değişen bir durum olsa da Pekin ( Beijing ), Urumçi, Shangay gibi merkez şehirlere direkt uçuşlar bulunuyor. Bu şehirler dışında, daha küçük şehirlere doğru bir rota planladıysanız yerel uçuşlar ya da en az uçak kadar hızlı giden Bullet Train’leri tercih edebilirsiniz. Bullet Trainler 310 Km/h civarı hız yapıyor ve son derece konforlu. Ayrıca cep telefonunuzu kullanma ve şarj etme imkanınız da mevcut.

Yemekler, Çin’e giden herkesin ve özellikle farklı tatlara kapalı olanların ortak sorusu. Çin mutfağında her tür seçenek olsa da Pekin içerisinde batı mutfağından örnekleri rahatlıkla bulabilirsiniz. Pizza’dan Mcdonalds’a kadar her seçenek Pekin’de mevcut. Ayrıca Çin mutfağında yer alan Pekin ördeği, acı-tatlı soslu tavuk – siyah fasulye soslu et gibi seçenekler de farklı tatlara kapalı kişiler tarafından bile beğenilerek yenebilir yemekler arasında yer alıyor.

Çinliler alıştığımız kültürden uzak insanlar.. Ve maalesef son derece kabalar.. Yere sesli bir şekilde balgam atmak, ulu orta geğirmek, her daim bağırarak konuşmak ve kavga etmek onlar için sıradan şeyler. Dolayısıyla gitmeden önce bu gibi durumlara alışkın olmanız gerekiyor. Ayrıca gözlerini dikip bakmaları, size bakarak bir şeyler söyleyip gülmeleri de son derece rahatsız edici olsa da sıkça yaptıkları hareketlerden.. Çin’deki bebekler ve belli bir yaşa kadar olan çocuklara bez yerine önü ve arkası açık pantolon giydirme adeti var. Bu adetin sonucu olarak da çocukların kamusal alana tuvaletlerini yapması kaçınılmaz oluyor.

Pekin, Forbidden City etrafına kurulmuş bir şehir. Eskiden merkezde Forbidden City olmak üzere içeriden dışarıya doğru soğan halkası gibi bölünmüş 16 bölüm ve bu 16 bölümü birbirinden ayıran 10’ar metrelik duvarlar varmış lâkin bu duvarlar yıkılmış. Şehrin altı ise tıpkı Londra gibi üst üste line’lardan oluşan bir metro ağı ile oyulmuş. Line değiştirerek şehrin bir ucundan diğer ucuna rahatlıkla çok uygun fiyata gidebilirsiniz. Şehirde 3 günden fazla kalacaksanız metro kartı, 3 günden az kalıp sınırlı sayıda metro kullanımı yapacaksanız tek kullanımlık biletler almanız daha uygun maliyetli bir yol olacaktır.

Para bozdurmak Pekin’de gerçekten büyük bir dert.. Zira Pekin içerisinde döviz bürosu bulunmuyor. Para bozdurabileceğiniz kurum, maalesef ki bankalar..  Bir bankaya girip para bozdurmak istediğinizde size önce bir form doldurtuyorlar. Akabinde, sıra numarası alıyorsunuz. Aktif çalışan 3-4 gişeli bir bankada 20 kişilik sıranın size gelmesi 2 saati buluyor. Yanlış okumadınız.. 2 koca saat. Sıra size gelip de gişeye gittiğinizde önce doldurduğunuz form inceleniyor. Akabinde pasaport ve vize bilgileriniz detaylı bir şekilde kontrol ediliyor ve tüm bu bilgiler sisteme giriliyor. Girilen bilgiler sistemdekilerle karşılaştırılıyor. Bilgiler birbirini tutuyor ise size bir hesap açılıyor ve bu işlemler 30-40 dakika sürüyor. Kısaca yaklaşık 3 saatte yanınızdaki parayı Yuan’a çevirebiliyorsunuz. Alternatif olarak otellerde bulunan ve yaklaşık %2 daha düşük kur veren para bozdurma makinalarını kullanabilirsiniz. Açıkçası 3 saat beklemek yerine %2 daha az para bozdurmak kesinlikle tercih edilir bir yöntem.

1.37 Milyar nüfusa sahip Çin Devleti’nin en kalabalık şehirlerinden bir tanesi Pekin. 25 Milyon nüfusa sahip. Nüfus, ister istemez trafik yoğunluğunu da ortaya çıkartıyor. Pekin’de araç sahibi olmak kolay, plaka sahibi olmak zor. Zira Çin Devleti her yıl belli sayıda plakayı kullanıma sürüyor ve bunları kura ile dağıtıyor. Trafik kuralları ve ışıkları Çin’de pek önemsenmiyor. Herkes, her an, her yöne gidebilir durumda. İstanbul trafiğine alışkın biri olarak Çin trafiğine şaşırmam sanırım Çin’in ne kadar garip olduğunu anlatmaya yeter.. En önemli uyarı ise yayalara.. Trafik ışıkları ve yaya geçitlerini önemsemeyin. Diğer insanlar ne yapıyorsa siz de onu yapın. Aksi takdirde yaya geçidinden geçerken üzerinize gelen bir aracın altında kalabilirsiniz.

Hava kirliliği uyarıları sık sık yapılsa da ziyaretim esnasında İstanbul’dan daha pis bir hava ile karşılaşmadım. ayrıca Pekin’de hava kirliliği hükümetin kontrolünde. Şöyle ki; olimpiyatlardan ya da uluslar arası eventlerden önce Çin Hükümeti fabrikaları kapatıp gökyüzünün masmavi olmasına imkan tanıyor. Geziniz esnasında olimpiyatlar için yapılan “Birds Nest” adlı stadı mutlaka görmeli, bir kaç fotoğraf ile eşsiz mimarisini fotoğraflamalısınız. Trafik, alıştığımız İstanbul trafiğinden daha kötü bir durumda. Dolayısıyla olimpiyatlar veya uluslar arası organizasyonlarda şehre gelen turistlerin ulaşımını rahatlatmak amacıyla Çin hükümeti trafiğe çıkan araçlar için tek hane / çift hane uygulaması yapıp bu dönemlerde trafik yoğunluğunu yarı yarıya azaltıyor.

Pekin, Çin içerisinde tek noktada en fazla yer görebileceğiniz şehirlerden birisi. Tiananmen Meydanı ve Mao Mozolesi, Yasak Şehir, Cennet Tapınağı, Yazlık Saray, Lama Temple, Pekin Hayvanat Bahçesi ve Çin seddi Pekin’de gezilecek yerlerin başında geliyor. Bu yerleri kısaca anlatmak gerekirse;

Tiananmen Meydanı

Tiananmen Meydanı’nın epey kanlı, acı bir geçmişi mevcut. Türkçesi “Ebedi Barış” anlamına gelen bu meydan kelime anlamıyla tamamen zıt bir tarihi bünyesinde bulunduruyor. Meydanın yapılışını incelersek; Ming ve Qing hanedanları döneminde yasak şehrin ana girişini oluşturan Tiananmen, 1417’de inşa edilmeye başlanmış. Meydanın adı ilk olarak İmparatorların ülkeyi yönetirken cennetin emirlerine uyduğunu ifade eden bir söz anlamına gelen “Cheng Tian Man” imiş. Tarih boyunca yangın sebebi ile 2 kez ciddi bir zarar görmüş ve 1651’de Qing hanedanlığı döneminde tekrar inşa edilerek adı Tiananmen meydanı olarak değişmiş. 440.000 metrekare genişliği ve 1 Milyon insanı içerisinde barındırabilecek kapasitesi ile Tiananmen dünyanın en büyük meydanı sıfatını elinde tutuyor. Feodal dönemde yasak şehrin hemen dışında bulunan bu meydan imparatorluğa aitmiş ve çevresi Doğu – Batı – Güney tarafından duvarlarla kapatılarak sıradan halkın girişi yasaklanmış durumdaymış. 1958’de, 1000’den fazla tasarımcının katılımı ile yapılan bir yarışma neticesinde meydan yeniden dizayn edilmiş ve halka açılmış. Meydanın tam ortasında Çinlilerin “Çin’in Atatürk’ü” olarak tanımladığı Mao Mozolesi yer alıyor. Bu mozole içerisine girdiğinizde öldükten sonra özel bir şekilde muhafaza edilmiş olan Mao’yu görebilirsiniz.

1989, meydanın adını ve şanını tamamen değiştiren yıl olarak tarihte yerini almış. Tiananmen Katliamı olarak da bilinen 1989 Tiananmen Meydanı olayları 15 Nisan ve 4 Haziran arasında gerçekleşmiş. Öğrenciler, aydınlar ve işçilerin önderliğinde ayaklanan halk, Çin Halk Cumhuriyeti hükümeti tarafından çok kanlı bir şekilde bastırılmış ve olaylar esnasında 2000 – 3000 kişi hayatını kaybetmiş. Bir çok dergide fotoğrafına rastlanabilecek, “diktatörlüğe dur” sloganlarına esin kaynağı olabilecek “Tankların önünde tek başına duran adam” fotoğrafı Associated Press muhabiri Jeff Widener tarafından bu olaylar esnasında çekilmiş. Fotoğraf, dünya çapında bir dalgalanma yaratmış olsa da fotoğraftaki kişinin kimliği ve akıbeti hiçbir zaman tespit edilememiş. Olayların başlama sebebi ise Çin Komünist Partisinin yönetimi altındaki hükümetin siyasi yozlaşma içinde olduğunun ve baskıcı bir tutum takınıldığının düşünülmesiymiş. Ayrıca 1978’den bu yana ekonomik reformların fazla ileri gittiğini ve bunun sonucunda enflasyonun ve proletaryanın ( alt sosyal sınıf ) yaşamını tehdit eden işsizliğin arttığının düşünen şehirli işçiler ve üniversite öğrencisi sosyalistler de olayların baş aktörü durumundaymış. Meydana inen öğrenciler buraya direnişin simgesi olan özgürlük heykelinin replikasını inşa etmişler.. Hükümetin dağılma çağrılarına protestocuların meydan okumaları karşılık vermesinin ardından 20 Mayıs’ta sıkıyönetim ilan edilmiş. 3 Haziran’ı 4 Haziran’a bağlayan gece tanklar ve piyade birlikleri protestocuları dağıtmak üzere Tiananmen meydanına gönderilmiş. Dağıtma esnasında plastik mermi, gaz bombası ya da tazyikli su değil; gerçek mermi kullanılmış. Halk, birliklerin şehre girişini engellemek için otobüsleri ateşe verip barikat malzemesi olarak kullanmış. Meydan içerisinde bulunan ve barışçıl bir şekilde geri çekilmek isteyenlerle meydanda kalmak isteyenler arasında da ayrı bir tartışma yaşanmış. Tam bu sırada meydana, etrafa rastgele ateş açan askeri birlikler girmiş. Üstlerine yağan mermilerden kaçmak için otobüslere sığınan  öğrenciler askerler tarafından dışarı çıkarılıp kalın sopalarla dövülmüş. Meydanı terk etmeye çalışan öğrenciler de aynı sopadan payını almış. Askere karşı Molotof kokteyli kullanmaya kalkan protestocuları yine aynı meydanda bulunan aklı selim protestocular müdahale edip engellemeye çalışmış. Askeri koruyan, şiddetten uzak durmaya çalışan protestoculara rağmen asker hedef gözetmeksizin tetiğe basmaya, etrafa ölüm kusmaya devam etmiş. Olaylar sonunda 3000’e yakın kişi hayatını kaybetmiş, 10.000’e yakın kişi yaralanmış. Gün ağarıp saatler 05:40’ı gösterdiğinde meydan boşalmış, geriye kan ve barut kokusu kalmış. Ve elbette binlerce ceset.. Meydandaki protestocular dağıtıldıktan sonra hükümet kalan unsurları baskı altına almak için geniş çaplı tutuklamalar yapmış, yabancı basını yasaklamış. Harekete sempati duyan parti üyelerini tasfiye edip ev hapsinde tutmuş. Bu hapis o kadar kapsamlıymış ki dönemin yetkililerinden komünist parti genel sekreteri Zao Ziyang öldüğü 2005 senesine kadar ev hapsinde tutulmuş. Aradan geçen 25 yıla rağmen katliamdan sorumlu olan yetkililer yargılanmadı. Günümüzde, meydan ile ilgili sansür halen devam ediyor. Katliamın yıl dönümünde çin devleti kontrolü altındaki internette “Tiananmen” kelimesinin aranması dahi yasaklanıyor. Meydanda yaşamını yitirenlerden bazılarının mezarlarına giriş çıkışlar engelleniyor..

Yasak Şehir ( Forbidden City )

İsmi Çince Zijin Cheng ( Mor Yasak Şehir ) olan bu yapının ismindeki “Zi” yani mor, kutup yıldızına yapılan bir gönderme. Bu göndermenin yapılma sebebi ise Kutup Yıldızı’nın eski Çin astrolojisinde Göksel İmparatorluğun İkametgâhı olarak tanımlanması. Dolayısıyla  Kutup Yıldızına ( Zİweng ) gönderme yapan Mor Yasak Şehir ( Zİjin Cheng ) bir anlamda göklerdeki imparatorluğun yeryüzündeki yansıması olarak bu yapıyı tarif ediyor. Mor ise, Çin kültüründe sadece imparatorun kullanabileceği bir renk olduğundan şehrin adı içerisindeki yerini almış. Şehrin adını tam olarak açarsak;

Zi: Mor ( aynı zamanda kutup yıldızına yani göklerdeki imparatorluğun ikametgahına gönderme )

Jin: Yasak

Cheng: Duvarlarla çevrilmiş şehir

olarak Çince’den Türkçe’ye tercüme edilebilir.

Ming Hanedanı döneminden başlayarak Çing Hanedanlığı sonuna kadar kullanılmış olan Yasak Saray Pekin’in tam ortasında yer alıyor ve yaklaşık 500 yıl boyunca imparatora ev sahipliği yapmış. 1925’ten günümüze kadar geçen sürede ise ziyarete açılmış durumda.

Şehir, 1406 ve 1420 tarihleri arasında yaklaşık 14 yılda, rivayete göre yaklaşık 200.000 işçinin emeği ile inşa edilmiş. Kapladığı alan ise yaklaşık olarak 720.000 m2. Bu alan üzerinde 980 yapı ve 9999.5 oda bulunuyor. 9999.5 oda olmasının sebebi ise; inanışlarına göre cennette 10.000 odanın olması ve Forbidden City’nin de cennettin hemen altındaki bir konumda olmasından dolayı 10.000’in hemen altında bir sayıda odayı hak etmesi. Forbidden City 1987 yılında dünya kültür mirası listesine eklenmiş. Ayrıca dünyada korunmuş olan en geniş antik ahşap şehir olarak UNESCO tarafından tescillenmiş. Şehir 6 metre derinliğinde ve 52 metre genişliğinde bir hendekle çevrili durumda. Dışarıdan içeriye doğru bakıldığında önce hendek, sonrasında şehir duvarları ve duvarların ardında iç şehir bulunuyor. İmparatorluk şehri, iç şehir ile ayrı bir duvar ile ayrılarak imparator için güçlü bir savunma oluşturuyor. Şehir, kuzey güney istikametinde 960; Doğu batı istikametinde 750 metre boyunda çok düzgün bir dikdörtgen. Şehri çevreleyen duvarların boyu ise yaklaşık 8,5 metre olup üst kısımları 6,66 metreye kadar inceliyor. Duvarların dört köşesinde bulunan karmaşık çatılı kuleler şehir dışından en fazla görülebilen yapılar olduğundan pek çok hikaye ve efsaneye öznelik yapmış.

Şehir içerisindeki neredeyse tüm binalar güney cepheye bakıyor. Yapıyı bu şekilde oluşturma sebepleri ise, binalarda yaşayan kişileri soğuk kuzey rüzgarlarından korumakmış. Ayrıca kuzeyden gelen akıncılardan dolayı kuzey kötü bir yön olarak algılandığından binaları bu cepheye baktırmayarak kötülüklerden uzak durulabileceği inancı da yapıların güneye bakar şekilde konumlandırılma sebeplerinden birisi olarak düşünülebilir. Güneye bakan binaların tek istisnası, imparatorun gözden düşmüş cariyelerinin yaşadığı binalar olup bu binalar kuzeye doğru bakacak şekilde inşa edilmiş. Cariyeler imparator için son derece önemli. Rivayete göre imparatorun şehirde yaşayan 70 cariyesi ve ülkenin çeşitli yerlerinde 3000’den fazla sevgilisi varmış. Yasak Şehrin bir başka dikkat çekici yanı ise şehirdeki fiziksel anlamda tek gerçek erkeğin imparatorun kendisi olması. Zira İmparatora hizmet eden 20.000’den fazla erkek hizmetkârın tamamının hadım olduğu söylenmekte..

Şehrin ana girişi güneyde bulunan ve Tiananmen Meydanı’nın sonunda bulunan Tiananmen Kapısı. Bu kapının sağında ve solunda biri dişi diğeri erkek olarak tasvir edilmiş 2 aslan heykeli bulunmakta. Aslanlardan birinin ayağının altında kainatın kontrolünü sembolize eden top, diğerinin altında ise doğurganlığı ve soyun devamını sembolize eden yavru aslan heykeli bulunuyor. Şehir kabaca 2 parçaya ayrılmış durumda. Ön avlu güneydeki bölümleri kapsıyor ve törenler için kullanılıyor. İç avlu ise imparator ve ailesinin yaşadığı yer olarak konumlandırılmış.. Şehrin güneyinden giriş yaptığınızda iç avluyu çevreleyen altın su nehri ile karşılaşıyorsunuz. Nehir üzerinde birbirine paralel 5 köprü bulunuyor. Köprülerin isimleri Konfiçyus’un doktrinlerinden alınan Doğruluk, Zenginlik, Bağlılık, Akılllık ve ölümsüzlük olarak adlandırılmış. Köprülerden geçtikten sonra Yüce Ahenk kapısı ve Yüce Ahenk meydanı karşınıza çıkıyor. Meydan girişinde imparatorun gücü simgeleyen, taştan oyulmuş ejderha motiflerinin bulunduğu bir rampa ve merdiven bulunuyor.. Bu rampa binaların önünde ve arkasında olmak üzere şehri baştan sonra ortadan ikiye bölüyor. Ejderhaların bulunduğu rampa üzerinde yürümek ise o dönemde sadece krala özgü bir ayrıcalık olup günümüzde de yürümenin yasak olduğu bir alan. Yasak olan bölümün yanındaki merdivenlerden çıktığınız rampa sonrasında Yüce Ahenk konağı, Merkezi Uyum Konağı ve Uyumu Koruma Konakları ile karşılaşıyorsunuz. Merkezi Uyum Konağı bu 3 konak arasında en büyük olan ve meydandan yüksekliği yaklaşık 30 metre. Konak, imparatorluk gücünün törensel merkezinde olup Çin’de ayakta kalmış en büyük ahşap yapı olmakla beraber bu 3 büyük konak, imparatorluğun yönetimi ile ilgili işlere ayrılmış. Konaklar içerisinde günümüzde sadece birer taht bulunuyor ve konakların içine girilmesine izin verilmiyor. Konaklardan sonra başlayan alan ise imparatorun özel yaşam alanı olan ve yukarıda bahsetmiş olduğum iç avlu. Bu 2 alanı “Duysan bile duyma, görsen bile görme, kimseye anlatma” anlamını taşıyan 2 altın aslan birbirinden ayırıyor. Şehrin sonunda, yani en kuzeyinde ise imparatorun özel bahçesi yer alıyor.  Şehrin özellikle arka bölümünde yer alan bu bahçe, yapıların mimarisindeki detaylar, binaların birbirleriyle uyumu ve düzeni insanı bir dünyadan alıp başka bir dünyaya götürebilecek kadar etkili.

Yasak Şehrin “Yasak” adını almasının sebebi ise İmparatorun izni olmaksızın şehre kimsenin girememesi ve çıkamaması olarak açıklanabilir. Forbidden City girişi için ticket Office sabah 08.30’da açılıyor. Pazartesileri ve 1 Temmuz – 31 Ağustos arası kapalı. Giriş 60 Yuan, son ticket alma saati ise 16:00.

Summer Palace

İmparator, kış ayları için Forbidden City’yi, yaz aylarında ise Çinlilerin Harmony House olarak adlandırdığı Summer Palace’ı tercih edermiş.. Forbidden City’nin kuzeyinde yer alan arka bahçe haricinde şehir içinde bahçe ve ağaçlandırma bulunmaz iken Summer Palace’ta bu konuda epey cömert davranılmış. Summer Palace’ın Çin tarihindeki bir diğer önemi ise Siemens tarafından hediye edilen ilk elektriğin burada kullanılmasıymış.

Summer Palace 1750 yılında, 290 hektar genişliğinde bir alana kurulmuş. Buradaki yapılar tıpkı Forbidden City’de olduğu gibi kuzeyden güneye iner şekilde dizayn edilmiş.  41 metre yüksekliğe sahip Fo Xiangge kulesi, Summer Palace’ın simgesi olarak kabul edilmiş. Summer Palace’ın kapladığı alanın 4/3’ünde Kunming gölü yer alıyor. Göl ortasındaki minik adaya bağlanan taştan köprü üzerinde sağlı sollu olarak yer alan çok sayıda aslan figürü ile dikkat çekmekte. Summer Palace girişinden mermer gemiye kadar yürüdükten sonra kişi başı 20 Yuan’a Dragon Boat’larla yürümeye başladığınız noktaya geri dönebilir, Summer Palace’ı panaromik olarak fotoğraflayabilirsiniz.

Summer Palace imparatorluğun boşa para harcama rekoru kırdığı bir yer olarak düşünülebilir. Öyle ki, imparatorun yaptığı gezilerde görüp beğendiği ve sonrasında Mavi İris Taşı olarak adlandırılan devasa bir kaya parçasını Summer Palace’a getirtmek neredeyse saray hazinesinin bitmesine sebep olmuş. Keza İmparatoriçe’nin mermer gemi talebi de ciddi bir para kaybı olarak tarihte yerini almış. Israrla mermerden bir gemi isteyen imparatoriçe’ye mermer geminin su yüzeyinde duramayacağı söylense de ısrarlar sonucunda her tarafı beyaz mermerden 36 metrelik bir gemi yapılmış. Yapılan gemi gölün dibine batınca, kıyıya çekilip göl kıyısına sabitlenmiş.

Gerek Summer Palace, gerekse diğer tapınak ve binalardaki kapı eşikleri dikkatinizi mutlaka çekecektir. Düz zemin olması gerekirken yerden 30 cm yüksekte yapılan kapı eşiklerinin bu şekilde inşa edilme sebebi, kötü ruhları evlerden uzak tutmakla beraber bu gelenek Çin’de bir çok yerde etkinliğini sürdürmekte. Ayrıca, Yasak Şehir’de görmüş olduğumuz 2 aslan heykeli burada da karşımıza çıkmakta. Bu heykeller imparatorun gücünü simgelediğinden imparatorlukla ilgili mekanlarda bolca kullanılmış.

Çin Seddi ( The Great Wall )

Dünyanın en uzun savunma duvarı olan Çin Seddi, Çin’in kuzeybatısı boyunca uzanıyor. Konakladığınız otelden ya da local turlar aracılığı ile 1,5 saatlik otobüs yolculuğundan sonra ulaşacağınız Çin Seddi’nin kalıntıları Po Hay körfezi deniz kıyısından başlıyor, Pekin’in kuzeyinden geçerek, Gobi çölünün güneyinden batıya yönelerek devam ediyor.  Boyu 8.851 kilometre olmakla beraber bugün ayakta kalan kısmı yaklaşık 2.500 kilometre. Pekin’den yapacağınız 1,5 saatlik yolculuk sonucu görebileceğiniz kısım ise duvarın çok ufak bir bölümü.. Çin Seddi’nin yapımı ise milattan önce 221 yılında başlamış, milattan sonra 608’e kadar devam etmiş. Yapılma sebebi olarak;

  • Ülkenin sınırlarını Moğol ve Türk boylarının saldırısına karşı savunmak,
  • Uzun savaşlar sonrasında ele geçirilen beyliklerin esir düşen yöneticilerini sürgün ve ağır işlere sürerek cezalandırmak,
  • Ülkeden izinsiz çıkışlara ve kaçışlara engel olmak,
  • Ülkeyi tek yönetim altında birleştirmek ve bunu dünyaya göstermek,

sayılabilir. Çin Seddi’nin kalınlık ve yüksekliği yer yer değişiyor. Seddin bazı yerleri zayıf, kuvvetsiz ve çok kısa; bazı yerleri ise 4-6 metre yükseklikte, 6 metre genişliğinde. Geçmiş dönemde geniş ve güçlü olan bölgelerin üzerinde atlar ve arabalar gidebilmekteymiş. Duvar boyunca siperlikler ve okçu delikleri bulunuyor. Ayrıca 200 metrede bir gözetleme kulesi, 9 kilometrede bir fener kulesi mevcut. Duvar boyunca yer yer tapınaklar ve saraylar inşa edilmiş. Çin Seddi’nin inşası esnasında Çinliler el arabasını icad etmiş ve aktif olarak kullanmışlar. Duvarın en yüksek noktası, Pekin’in Heita dağında ve deniz seviyesinden yüksekliği 1.534 metre.

Çin Seddi’nin, dünyadaki en uzun insan yapımı yapı olduğu söylenebilir. Yapımı esnasında ölen kişinin cesedinin taşındığı tabuta bir horoz konur ve horozun çıkardığı seslerin ölünün ruhunu uyanık tutacağına inanılırmış.. İnanışa göre böyle bir uygulama yapılmadığı takdirde ölen kişinin ruhunun kaçabileceği ve kilometrelerce uzanan set duvarları arasında kaybolacağından korkulurmuş.

Her ne kadar inanış bu şekilde olsa da,  Çin Seddi uzaydan görülür ama aydan görülmez. Bu inanışın ortaya çıkışı 1893’te The Century adındaki dergide böyle bir bilginin verilmesiymiş ancak daha sonra yapılan incelemelerde astronotların gördüğü şeyin Çin Seddi değil, nehirler ve dağlar olduğu ortaya çıkmış. Keza deniz seviyesinden 1,5 kilometre yükseldikten sonra Çin Seddini çıplak gözle görmek epey zor bir hale geldiği söylenmekte.

Yine sanılanın aksine, Çin Seddi bir bütün olarak Çin topraklarını korumamış. Duvar, bir bütün olarak devam etmediğinden MS 1211 yılında Cengiz Han liderliğindeki Moğol orduları duvarın etrafından dolaşıp bir çok kez Çin’e girmiş..

Çin Seddi’ne local bir tur ile gitti iseniz, Çin seddi sonrası rotanızda Ming Tombs bulunabilir. Bir çok imparatorun mezarı olan bu mekanda, yer altında olan mezarları görmek maalesef yasak. Dolayısıyla gittiğinizde sadece mezarı temsil eden bir bina görebiliyorsunuz. Gitmeden önce beklentiyi çok yüksek tutmamanızda fayda var.

Lama Temple

Pekin’in kuzeydoğusunda yer alan Lama Tapınağı, Summer Palace’ın dönüş yolu üzerinde yer alıyor. Barış ve Uyum sarayı olarak adlandırılan Lama Temple dünyadaki en büyük Budizm tapınaklarından birisi. 1694’te insan edilen tapınak, Qing Hanedanlığının 3. İmparatorunun tahta çıkmadan önce oturduğu saraymış. İmparator, tahta çıkıp gerçek manada imparator olduğunda Yasak Şehre taşınmış ve o zamandan beri bu mekan tapınak olarak kullanılmaya başlanmış. Tapınak içerisinde bir çok konak, her konak içerisinde de Buda heykelleri yer alıyor. Budalar arasında en çok dikkat çekeni ise Gülen Buda heykeli. Çin misafirperverliğini simgelediğinden bu Buda gülen bir şekilde tasvir edilmiş ve bir çok tapınakta kullanılmış. Tapınak, halen ibadete açık ve insanlar rahatlıkla ibadetlerini yerine getirebiliyor. Bu ibadetlere ortak olmak isterseniz, tapınak girişinden ücretsiz alabileceğiniz tütsüleri tapınak önündeki ocaktan yakabilirsiniz. Yaktığınız tütsünün alevi geçtikten sonra tütsüyü 2 elinizin arasına alıp başınızın üzerine kaldırmanız ve dilek dilemeniz gerekiyor. Dileğiniz bittiğinde tapınağa doğru 3 kere eğilip tütsüleri tütsülüğe bırakabilirsiniz. Tapınağın en son konağı tabir-i caiz ise en ihtişamlı konak. Burada 18 metrelik bir Buda heykeli bulunuyor. Bu ihtişamlı Buda’nın 26 metrelik yekpare bir ağaçtan oyulduğu, 18 metresinin dışarıda ve 8 metresinin toprak altında bir kök olduğu bilgisi gerçek anlamda gözlerinize inanamamanıza sebep oluyor.. Zira bu heykel 3 senede tamamlanmış ve boyu ile Guinnes Rekorlar kitabına girmiş.

Panda Garden

Bünyesinde 1000’e yakın hayvanı barındıran Pekin Hayvanat Bahçesi içerisinde Panda Garden isimli ayrı bir bölüm bulunuyor. Peluş hayvanlara benzeyen, dünyanın en tembel hayvanı sayılabilecek Pandaları bu bölümde görebilirsiniz. Yaklaşık olarak 8-9 adet Panda, farklı farklı bölümlerdeki cam arkası kafeslerde sizleri bekliyor. Gününün büyük çoğunluğunu uyumak, kalan zamanını ise yemek yemek ve oyun oynamak ile geçiren bu sevimli hayvanların yabani bir hayvan olduğuna inanmak neredeyse imkansız. Oturuşları, bambuları kemirmeleri, ziyaretçilere şirin bir şekilde bakmaları mutlaka fotoğraf makinanız ile ölümsüzleştirilmeli.

Panda Garden çıkışısında bulunan hediyelik eşya dükkanını, bu gezinizi hatırlamanızı sağlayacak sevimli hediyeliklere sahip. Özellikle çocukların ya da bayanların kullanabileceği, panda kafası şeklinde bereler son derece cazip bir hediye olacaktır.

Panda Garden sonrası local rehber ya da taksi ile ulaşım sağlayabileceğiniz “Kung Fu Panda Show” isimli gösteri, “buraya kadar geldik, Kung Fu görmeden gitmeyelim” diyenler için hem dövüş sporlarını yansıtması hem de panda kıyafeti giymiş kişilerin yaptıkları eğlenceli showlarla büyükten küçüğe herkese keyifli anlar yaşatabilecek değerlendirilebilir bir seçenek olarak planlarınıza eklenebilir.

Pekin, dünyada gezilebilecek bir çok yer var iken çoğu kişinin listesinde ilk sıraları almasa da mutlaka görülmesi gereken, farklı kültürlere dokunmayı sevenler için dokunulması gerekilen bir şehir. Gerek bünyesinde barındırdığı dünya harikaları, gerekse UNESCO tarafından korumaya alınmış eşsiz binaları ya da alışılmışın dışındaki lezzetleri  ile çok uzaklardan, devasa duvarlar ardından göz kırpıyor ziyaretçilerine..